RUŞEN GÜNEŞ (1940-2020)
Ruşen Güneş ismini ilk defa konserlere gitmeye başlayınca duymuştum. Türkiye’nin yetiştirdiği bu efsanevi isim, İstanbul’a konserler vermeye geldiği zamanlar onun konserlerine gitmeye başladım. Daha sonra çok yakın dostum ve benim müzik hayatında önemli bir yer edinmemi sağlayan Türkiye’nin en büyük emprezaryosu rahmetli Ömer Umar’dan onun ismini çok sık işittim ve bana Ruşen Güneş’den bahsetti hep.
Konservatuarın son sınıfını okuyordum, bir gün öğretmenim Ayhan Turan derse gelince ‘yarın hazırlan seni Suna Kan, Ruşen Güneş ve Gürer Aykal dinleyecekler’ dedi. Ben heyecanlandım tabiiki. Bu kadar ünlü isim bir sonraki gün beni dinleyecekler, acaba ben ne çalmalıyım? Hemen hazırlanmaya başladım. Bach Chaconne ve Ysaye 3 numaralı sonatı çalmaya karar verdim. Ertesi gün Atatürk Kültür Merkezi’ne sanatçıların provasını dinlemeye gittim. Mozart Konçertant Senfoni’yi çalıyorlardı. Ben huşu içinde müziği dinlerken birden bire provanın bittiğini hissettim ve heyecanlanmaya başladım. Zira bir müddet sonra ben çalacaktım. Beni üst kattaki müdüriyet odasına aldılar ve onlara bir gün öncesinden tasarladığım gibi hazırladığım eserleri çaldım. Her biri ayrı ayrı güzel şeyler söyledi. Daha sonraki yıllarda sahnelerde sürecek olan dostluğun temelleri atılmıştı böylece.
Ruşen Güneş benim eğitimimle ilgilenerek Londra’ya gider gitmez hemen BBC Senfoni Orkestrası’nın başkemancısı olan arkadaşı Rodney Friend ile konuşmuş ve beni tavsiye etmiş. Birkaç ay sonra Friend’e çalmak için Londra’ya gittim. Dinletiden bir gün önce Ruşen Güneş beni Süreyya isimli bir İran lokantasına götürdü ve bana birtakım nasihatler verdi. Ertesi günkü dinletim iyi geçti ve sınıfa kabul edildim. Royal College of Music’in sınavlarına girmek için daha sonra tekrar Londra’ya geldim. Londra’daki öğrenciliğimin ilk yıllarında daima Ruşen Güneş-ki bir sure sonra Ruşen Ağabey oldu benim için- in desteğini hep hissettim. Zaman zaman onun evine misafir olarak yemeğe giderdik, zaman zaman konserlerde buluşurduk, daima çalışkan ve üretken olan Ruşen ağabey daima örnek aldığımız bir kişilikti.
Londra’daki arkadaşlarım Orhan Ahıskal ve Işın Çakmakçıoğlu ile birlikte sık sık Ruşen ağabey’in sofrasına katılır ve müzik sohbetleri yapardık.
Daha sonra bu ilişki sahne üzerinde de devam etti. Gerek Londra’da, gerek Türkiye’de Mozart’ın konçertant senfonisini kendisiyle icra etme imkanı buldum. Kendisiyle birlikte çeşitli oda müziği projelerinde de yer aldım. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın kuruluş aşamasında da Ruşen Ağabey’in büyük desteğini aldım. Zira kendisi belli bir dönemden itibaren sürekli olarak orkestranın konserlerinde baş viyolacı olarak yer aldı ve engine tecrübesini gençlere aktardı. Kendisiyle beraber uzun yıllar sahne üzerinde de dostluğumuz devam etti. Onunla Mozart, Bruch ve bazı farklı bestecilerin eserlerini birlikte yorumladık.
Ruşen Ağabey’in Türk bestecilerine ve viyola müziğine duyduğu ilgi, onu her alanda üretim yapmaya teşvik etmişti. Kendisinin yazdığı ve okuduğu şiirler, viyola ve şiir CD sini üretmesi, genç yaşlı demeden bir çok Türk bestecisinin eserlerini ilk defa icra etmesi ve bunları kayıt altına alması, onun Türk müzik dünyasına yaptığı en önemli katkılardır. Türkiye’nin dört bir yanında yetiştirdiği öğrenciler, İstanbul, Ankara, İzmir ve farklı şehirlerde yapmış olduğu masterclasslar ve genç Türk sanatçılarıyla icra ettiği konserler unutulmaz.
Ruşen ağabey, hayatın formülünü basitlikte gören bir insandır. Onun için hayatta bazı çözümler çok basittir. Daima empati yaparak kendini karşısındaki insanın yerine koyan bir hayat felsefesi vardır. Karşısındakine saygı gösteren ve genç yaşlı demeden herkesten birşeyler öğrenileceğini savunan, son derece alçakgönüllü bir müzisyendir. Ben hayatımın belli bir süresi boyunca onunla birlikte olmaktan, tecrübelerinden ve viyola çalışından çok şey öğrenmiş biriyim. Kendisine bana verdiği güzellikler ve öğrettiği değerler için hayat boyu minnettar kalacağım.
Aşağıda onunla ilk fotoğrafımızı koydum. Ruşen Ağabey’in evinde çalışıyoruz birlikte. Daha sonra beni onunla tanıştıran Ömer Umar ile olan fotoğraf var. En son fotoğrafımız ise sevgili Kardeşim Hakan Şensoy ile birlikte İzmir’de birlikte çaldığımız konserden sonra. Birkaç sene önce…
Allah rahmet eylesin, sanat camiamızın başı sağolsun.
Cihat Aşkın