| 2dk |
Alışılmadık koşullarda gerçekleşen üç prodüksiyon, operanın pandemide nasıl yavaş yavaş yeniden ortaya çıktığını gösteriyor.

Koronavirüs salgını dünya çapında canlı performansları sekteye uğrattı. Tüm sanat formlarından özellikle opera, kalabalık olmaları, karmaşıklıkları ve maliyetleri nedeniyle kalabalık kitlelere getirilen sınırlamalara uygun değil. Ancak virüs nedeniyle sezonun geri kalanı iptal edildikten yaklaşık üç ay sonra, Deutsche Oper, hijyen ve mesafe düzenlemelerine uyarak büyük bir opera prodüksiyonu gerçekleştiren ilk opera topluluğu oldu. Stefan Herheim’in yönettiği heyecanla beklenen yeni prodüksiyonları “Ring”in iptal olmasına bir selam niteliğinde, topluluk geçen ay beklenmedik bir açık hava mekanında alternatif bir “Das Rheingold” prodüksiyonu gerçekleştirdi.
Aylarca operadan yoksun kalmış şehirde, etkinliğe olan ilgi tahmin edildiği gibi yüksekti. Her biri 5 euroya satılan yaklaşık 200 koltuklu performansların biletleri dakikalar içinde tükendi. Deutsche Oper, eserin Jonathan Dove tarafından 1990 yılında 22 müzisyen ve 12 şarkıcı olacak şekilde kısaltılan ve iki buçuk saatlik oyun süresini yaklaşık 40 dakika azaltan versiyonunu kullandı. Eserin bu oda müziği versiyonunu, topluluğun müzik direktörü Donald Runnicles yönetti.

Yönetmen Neil Barry Moss, oyunu hem virüs düzenlemelerine uygun bir şekilde kurgulama, hem de birkaç sıra stadyum koltuğundan derme çatma bir sahne ortaya çıkarma konusunda oldukça zekice çalıştı. Orkestra, şarkıcıların arkasına yerleştirilmişti ve dört yanından opera binası ve yönetim binaları tarafından çevrelenen otoparkın akustiği oldukça iyiydi. Şarkıcılar, izleyicilerin oturduğu fiziksel mesafelenmeye uygun olarak yerleştirilmiş olan plastik sandalyelerin ortasındaki koridordan sahneye giriş ve çıkışlarını gerçekleştirdiler. İzleyenlerin maske takmaları zorunlu olmasına rağmen, performans sırasında çıkarabiliyorlardı.
Deutsche Oper, Wagner’i bu sıradışı koşullara adapte edebilmek için elinden geleni yaparken, Almanya’nın kuzeyindeki Hanover Devlet Operası, pandemi koşullarına uyan bir yaz programını yeni düzenlemelere oldukça uygun bir eser olan “Le Vin Herbé” ile resmi olarak başlattı. 19 Haziran’da başlayan performanslar, Herrenhäuser Bahçeleri’ndeki Hanover krallarına ait olan Barok “Gartentheater”da gerçekleşti. Bu alanın, Avrupa’daki İkinci Dünya Savaşı bittikten sonraki ilk opera performansının (11 Temmuz 1945’te sahnelenen “Cavalleria Rusticana” ve “Pagliacci”) gerçekleştiği alan olması ise, performanslara ayrı bir önem katıyor. Performans sırasında başlayan yağmura rağmen, yaklaşık 200 izleyici operanın acı sonuna tanıklık etti.
Paul Abraham’ın 1931 caz opereti “Die Blume von Hawaii”nin Stuttgart Devlet Operası yapımı ise, Almanya’nın güneyindeki Stuttgart şehrinin limanında sahnelendi. Temmuzun ilk haftasonunda sahnelenen “Hawaii”, 70 dakikayı geçmeyen, en fazla beş opera sanatçısının yer aldığı ve provaların 10 günde uzun sürmediği sıradışı koşullarda yaratılan iki liman yapımının ilkiydi. (İkincisi ise Leonard Bernstein’ın “Trouble in Tahiti”siydi.) Limana gelen izleyiciler, kablosuz kulaklıklar takarak tahta paletlere oturdular. İzleyicilerin 60 metre kadar altında, Neckar Nehri boyunca inşa edilmiş olan su yolunun ortasındaki ayrı sallarda bulunan müzisyenler ve şarkıcılar, bu Weimar dönemine ait esere hayat veriyordu