Tüm Avrupa’yı etkisi altına alan devrimci hareketlerinin Dresden’e de sıçraması üzerine Schumann ve ailesi, 1850 yılında geçici bir süreliğine Düsseldorf’a taşındılar. Düsseldorf bir küçük burjuva kentiydi ve sanata yönelik maddi harcamalar, diğer kentlere göre daha iyi idi. Eşi Clara’nın yazdıklarına göre, çiftin çalışma ortamları memnuniyet vericiydi. Konserler 600-700 dinleyiciye veriliyordu. Clara bir yandan özel derslerini, diğer yandan beş çocuğunu ve koca bir evi sadece iki yardımcısıyla iyi idare ediyordu. Hatta Robert’i Ren Nehri civarında gezilere bile götürüyordu. Ama Robert’in sağlığı, özellikle 1854’den sonra iyice bozuldu. Bir türlü iyileşmeyen frengi beyne sıçramış ve Schumann’ın akıl sağlığını neredeyse yok etmişti. Gördüğü halüsinasyonlar artmış, kulak çınlamaları nüksetmiş, gaipten sesler duymaya başlamıştı. Hatta meleklerin kulağına k “tema”lar söylediğini iddia ediyordu. Kendisi de durumunun farkındaydı ve etrafına, Clara’ya zarar vermekten korktuğunu söylüyordu.
Şubat 1854’de yağmurlu bir gün evinden yarı çıplak bir şekilde terliklerle çıkarak en yakındaki köprüye doğru koştu ve kendisini Ren Nehri’ne atarak bir kere daha intihar teşebbüsünde bulundu. Çevredeki balıkçılar tarafından kurtarılan Schumann, kendi isteği üzerine Bonn yakınlarındaki Endenich Akıl Hastanesine yatırıldı. Evin ve çocukların bütün sorumluluğu Clara’nın üstüne kaldı. Ama güçlü ve çalışkan bir kadındı. Yakın dostlarından yardım teklifleri alıyor ama kibarca reddediyordu. Robert’in hastanede olduğu günlerde özel dersler ve özellikle İngiltere’de Londra’da, Liverpool’da, Manchester ve Dublin’de konserler vererek kendi ayakları üzerinde durmayı başarmıştı. Aklı Robert’teydi ama doktorlar onu görmesine izin vermiyorlardı. Sadece bir defa görebilmiş ve onda da Robert, çok zorlanarak kolunu Clara’nın boynuna dolamış ve gülümsemişti. Clara bu anı, “ O sarılışını ve gülümsemesini hiç unutmayacağım. Bana dünyayı verseler o sarılmayı benden akamazlar” diyerek anmıştır.
Son zamanlarda artık aklını tamamen kaybetmişti ve kendisine işkence yapıldığını iddia ederek anlamsız sesler çıkartıyor ve etrafını da rahatsız ediyordu. Doktorlar, ölümünden önceki son iki gün Clara’nın Robert’i görmesine izin verdiler. 29 Temmuz 1856 günü öğleden sonra saat 16 civarında sakin bir şekilde bir daha hiç uyanmamak üzere uykuya dalan ünlü bestecinin yanında sadece Clara vardı. “Kocasını bütün bu acılardan kurtardığı için Tanrı’ya şükrederken, kocasının başına birkaç çiçek koyarak keşke beni de götürseydin!” diyerek ona sitem ediyordu… Robert, Bonn’da bulunan ve bugün “Eski Mezarlık” olarak anılan (AlterFriedhof) mezarlığa defnedildi ve bir anıt mezar yaptırıldı.
Bestecinin hayata veda etmeden önceki bestelediği büyük eser sayılabilecek keman konçertosu aynı zamanda keman için yazdığı ilk ve tek konçertodur.
Kaynak: Kıbrıs Gazetesi, Ocak 2020 Prof. Dr. Turgut Turhan